gözlerimin içine baktı, öyle uzun uzun..
bilmiyordu ki yakıyordu içimi usul usul..
anlatıyordu sürekli, hiç durmadan..
dudaklarındaki her bir kıpırtıyı yüreğime kazıyarak..
ey yar, dedi gönlüm..
azcık da beni dinle..
bilmez misin ki bu gözler uğruna olmuş müptela,
görmez misin ki alışamamış yokluğuna..
bir dokunuşuna hasret, bir bakışında can bulmak istediğini,
anlamaz mısın ey yar, bir gülüşünde bu yüreğin nasıl eridiğini..
görmezsin tabi ya,
anlamazsın sen halimden,
duymazsın feryadımı...
oysa ne yakışırdın yanıma..
ne yakışırdım sol yanına...
bilseydin gelir miydin ki bana,
kollarıma dolanır, boynuma sarılır
kokumu içine çeker miydin
yapar mıydın ey yar,
adının Türkçe harflerdeki yansımasına aşık olurken ben,
sen duyup da feryadımı
sarar mıydın beni sıcaklığında..
aldığım her nefesi, nefesinden sayar mıydın
ben'lerden sen'lerden vazgeçip
Biz'den sadece ikimizden kurar mıydın hayatı...
yine bürün sessizliğine,
olsun be adamım ben seni sessiz harflerimde sevdim..
ben seni her cevapsız kalışında mırıldandığın 'peki'lerinle sevdim..
ben seni yokluğunda yanımda olan o notalarda sevdim..
ben seni..
ben seni çok sevdim be..
ama neydi..
ne derdi kayıp kentin yakışıklısı
'elbet şiir olacak şairin tesellisi'
bak yine kokun var şiirlerimde..
yine o gülümsemen var tesellimde..
yine sen varsın her devrik cümlemde..
şiir de olsa tesellim..
yokluğun da olsa tek derdim
ben seni sevdim ya
hani çok sevdim ya
ey yar,
sen bilmesen, gelmesen de olur,
ben seni yine beklerim
gelemediğin o ıssız şehrimde..