25 Mayıs 2013 Cumartesi

büyük harfli EVLİLİK

Belki de yazmam gereken en son yazıyı yazıyorum. Yani bana hiç bir yakınlığı olmayan bir konuyu... Fakat günümüzdeki EVLİLİKlere baktığımda daha fazla tutamayacağımı anladım içimdekileri. Evet konumuz 'EVLİLİK'... Büyük harfle yazdım, çünkü küçümsenecek bir konu olmadığını düşünüyorum. İnsanlar günümüzde öyle bir bakış açısına sahip olmuş ki sanırsınız ki EVLİLİK demek hayatınızın hatasını yapmak demek... Şöyle bir düşündüğünüzde de hak vermemek elde değil. Hiç dikkat ettiniz mi, çevrenizdeki kaç insan evli olmaktan mutlu? Kaç kişi EVLİLİK hakkında olumlu düşüncelere sahip? Eğer ki EVLİLİK hakkında olumlu bir şeyler söyleyen birilerini tanıyorsanız şanslısınız demektir, hala umut var demektir.. Ben o kadar şanslı olamadım. Bana EVLİLİK hep kötü anlatıldı. Anlatılmakla kalmayıp her zaman kötü gösterildi. Yaşayarak gördüm yani nasıl lanet bir şey olduğunu... Lanet dedim evet... İnsanların bakış açısına saygı göstererek... Oysaki çevremdeki tüm evli ama mutsuz insanlardan özür dileyerek yazıyorum bu yazımı... BEN SİZLERE KATILMIYORUM.! Belki de henüz sizinle aynı yerden konuşmadığım içindir bilemiyorum ama yine de EVLİLİK'in sizin gördüğünüz gibi bir şey de olmadığını düşünüyorum. Hep derler ki parası olanla evlen, mutluluk para da artık... Parası olan malı mülkü her şeyi olan ama sevmediğin birisi ile evlenirsen ne olacak? Mutlu mu olacaksın? Hayır! Derler ki kalbinin sesini dinle sevdiğinle evlen... Kalbinin sesini dinleyenler çıkar o sırada ortaya, ne yapıyorsun sen der... Biz dinledik de ne oldu der.. Hayda!!!! Başlar şüphelerin, geri adım atarsın, ya gerçekten sevmiyorsam demeye, ya mutsuz olursam demeye başlarsın. Eh o zaman en doğrusu mantık evliliğidir derler... Olmaz der birileri sevmen lazım... Peki kaç kişi hem kalbinin hem cebinin hem de mantığının aynı anda onayladığı birisiyle evli? Sanırım çok azı... Demek ki bunlardan en az birine sahip iken evliysen mutlu olmanın yolunu bulmak zorundasın! Demek ki EVLİLİK'ine sahip çıkmak istiyorsan elindekilerle yetinerek farklı yollar bulmaya çalışmalısın. En önemlisi eşinle mutlu olmak istiyorsan, artık basit yaşamalısın, beklenti içerisine girmemelisin. EVLİLİK'i büyük harflerle yaşamalısın. Bu kadar da kötü olmamalı. Bu kadar zor olmamalı. Dışarıdan bakması kolay gelebilir evet haklısınız. Ama eğer ki o imzayı attıysan, atarken kimseye sormadıysan, bu hayatı sen seçmişsen mutlaka bir yolunu bulmak zorundasın. Artık EVLİLİK'in adını kirletmekten vazgeçmelisin. Sen beceremiyorsan suçu EVLİLİKte bulmamalısın. Mutlu olmak istiyorsan basit yaşamaya başlamalı ve her türlü bakış açını değiştirmeli ve karşındakinin de değiştirmesi için elinden geleni yapmalısın. Yapamıyorsan da zorlamamalı, yolunu tez vakitte kolay olanla değiştirmelisin. Yani beceremiyorsan becerenlerin önüne geçmemelisin. Herkesin EVLİLİK'i büyük harflerle yaşaması temennisiyle...

3 Nisan 2013 Çarşamba

ŞaiRiN TeSeLLiSi

gözlerimin içine baktı, öyle uzun uzun..
bilmiyordu ki yakıyordu içimi usul usul..
anlatıyordu sürekli, hiç durmadan..
dudaklarındaki her bir kıpırtıyı yüreğime kazıyarak..

ey yar, dedi gönlüm..

azcık da beni dinle..
bilmez misin ki bu gözler uğruna olmuş müptela,
görmez misin ki alışamamış yokluğuna..
bir dokunuşuna hasret, bir bakışında can bulmak istediğini, 
anlamaz mısın ey yar, bir gülüşünde bu yüreğin nasıl eridiğini..

görmezsin tabi ya,

anlamazsın sen halimden,
duymazsın feryadımı...

oysa ne yakışırdın yanıma..

ne yakışırdım sol yanına...

bilseydin gelir miydin ki bana,

kollarıma dolanır, boynuma sarılır
kokumu içine çeker miydin 
yapar mıydın ey yar,
adının Türkçe harflerdeki yansımasına aşık olurken ben,
sen duyup da feryadımı
sarar mıydın beni sıcaklığında..
aldığım her nefesi, nefesinden sayar mıydın
ben'lerden sen'lerden vazgeçip
Biz'den sadece ikimizden kurar mıydın hayatı...

yine bürün sessizliğine,

olsun be adamım ben seni sessiz harflerimde sevdim..
ben seni her cevapsız kalışında mırıldandığın 'peki'lerinle sevdim..
ben seni yokluğunda yanımda olan o notalarda sevdim..
ben seni..
ben seni çok sevdim be..

ama neydi..

ne derdi kayıp kentin yakışıklısı
'elbet şiir olacak şairin tesellisi'

bak yine kokun var şiirlerimde..

yine o gülümsemen var tesellimde..
yine sen varsın her devrik cümlemde..

şiir de olsa tesellim..

yokluğun da olsa tek derdim
ben seni sevdim ya
hani çok sevdim ya
ey yar,
sen bilmesen, gelmesen de olur,
ben seni yine beklerim
gelemediğin o ıssız şehrimde..

29 Mart 2013 Cuma

Siz hiç sudan bir kelebek gördünüz mü? Kanatları su gibi berrak, gövdesi su gibi saydam.. Yani su gibi bir kelebek.... Sudan bir kelebek.... Durun hayal etmeyin hemen.... Hayal edilmesi kolay olmayan bir kelebek olsun bu.... Kanat çırpışı sizi öyle etkilesin ki, kanadından damlayan her su taneciği yaşamınıza anlam, yüreğinize can katsın yeniden.. Akan her damlada can bulsun kelebek de yeniden...... Ömründen giden her günü, damlalarıyla kazansın yeniden..... yeniden.... yeniden.....

Sudan kelebek....... 


-Peki bu kelebeğin farkı ne ki, diğerleri gibi hayal etmemeliyiz? Neden bir kelebeğin kanat çırpışı bize bu denli anlam katsın ki ? Hem bir kelebek neden her kanat çırpışından sonra yeniden hayat bulsun ki? Neden sudan olsun ki?


Kelebekler..... Nedir kelebek dendiğinde bizim aklımıza ilk gelen? Bahar mı? Kokularıyla bizi büyüleyen, gözlerimizi alamadığımız çiçekler mi? Parklardan gelen çocuk sesleriyle oradan oraya uçuşan rengarenk kanatlara sahip, adına 'kelebek' dediğimiz uçan tırtıllar mı? Hani ömrü en fazla 1 ay olan ama yaşadıkları toplum nedeniyle 1 haftada kanatları kırılan kanatlı tırtıllar mı?


Hayır! Kelebek dendiğinde benim aklıma gelen, o koleksiyonlara konuk olan ölü kelebekler değil; bin bir şekle sokulmuş süs eşyalar da değil. Boynumdaki varlığıyla huzur veren kolye de değil. Ya da küçük bir çocuğun peşinden koştuğu yakalamaya çalıştığı o büyüleyici renklerdeki kanatlı tırtıllar da değil. Kelebek dendiğinde aklıma gelen tek şey, Sudan Kelebeğim oluyor. Yani hayatım oluyor. Aklıma gelen tek şey, hayatım..


Sudan kelebek.......


-Nasıl yani? Hayal etmesi bile güç olan sudan bir kelebek hayatı nasıl tasvir edebilir ki?


Benim hayatım bir kelebeğin ömrü ile başlar. Bir kelebeğin göğsüme konmasıyla... Kısadır belki ve her kanat çırpışından sonra da git gide kısalmaktadır. Ama sıradan bir kelebek değildir, bu hayat. Sudan bir kelebektir..  Sonsuz damlalardan oluşur, kanatları. Gövdesi de, tıpkı kanatları gibi sadece sudandır. O kadar berrak, o kadar şeffaftır ki hayatın hiç bir pisliğine bulaşmamamıştır. Ömrü ise sonsuzdur, bu kelebeğin.. Her kanat çırpışında kanatlarından akan her damla, onun ömrüne can katar. Yani ölmemesi için, kanatlarının solmaması için uçması şarttır, sudan kelebeğin. 


- Nedir bu çelişki üstat? Kelebeğin ömrü kısadır, 1 ay bile yaşayamaz diyorsun. Ama şimdi de karşıma geçmiş her kanat çırpışında sonsuzluğa uçar kelebek diyorsun..!


Bilmez misin ki hayat çelişkilerle doludur evlat. Benim hayatımda öyle.. Bir kelebeğin ömrü kadar ömrüm var, ama sudan bir kelebeğin ömrü kadar yaşama fırsatım var. Yani sonsuz bir yaşamım var. Kısacık hayatın içinde sonsuz yaşantım var. Ne büyük çelişki değil mi? İşte bu yüzden hayal etmesi çok zor olan bir kelebek bu. Öyle aklına ilk geldiği gibi hayal edemezsin, kurgulayamazsın onu. Bir kelebeğe dokunduğun gibi dokunamazsın, bakamazsın bile. Zordur çünkü ona sahip olması, hayal etmesi... En başta bir okyanusun olmalı, onu besleyebileceğin... Dur hemen kolay sanma.. Okyanusa sahip olmak da zordur. Önce kendin okyanusun o eşsiz maviliklerinde, derinliklerinde yaşayabilmelisin.. Ancak o zaman can verebilirsin sudan kelebeğine... 


Ve ben şimdi okyanusun o maviliklerindeyim.. En mavi derinliklerinde, yakamozun olduğu yerdeyim.. Ve kendi okyanusumda, sudan kelebeğimi yaratabildim. Yaşattım onu var gücümle.. Sonsuzluğu yükledim 3 günlük hayatına. Ona özgürlüğü verdim. Sonsuzluğu yaşama özgürlüğünü... Şimdi kısacık hayatında dilediği gibi yaşıyor, sonu olmayan okyanusumda sudan kanatlarıyla...


Sudan kelebek.......


İşte tam da bu yüzdendir ki Blog'umuzun adı SuDaN KeLeBeK... İçine aldığı her harfte ayrı bir anlam, ayrı bir tat taşır bu kelebek.. Kısacıktır ömrü ama bir o kadar da sonsuzdur... En güzel yanı da çelişkilerle dolu olmasıdır... Ne doğrudur, ne yanlış.. İçinde kocaman bir hayatı barındırır.... Şimdi sorarım size.....


Bir kelebeği hayal etmek kolaydır. Onunla yaşamak da... Peki ya sudan bir kelebek hayal edebilir misiniz? Ve onu okyanusunda yaşatabilir misiniz?